Güneş Panellerinde Neden Etkin Bir Atık Yönetimine İhtiyacımız Var?

entry image

Güneş Panellerinde Neden Etkin Bir Atık Yönetimine İhtiyacımız Var?

" İklim krizini, yalnızca insanlığın ortaya çıkardığı büyük bir hata olarak görmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, bu durumdan gerçek bir ders çıkarıldığı anlamına gelmemektedir. "

Güneş enerjisi, bilindiği üzere, kullanımı ve kullanımının artırımı hususunda hükümetler ve diğer uluslararası aktörleri de kapsayacak biçimde çeşitli nedenler ile desteklenmekte olan yenilenebilir enerji kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Bu nedenler içerisinde, devletlerin enerji kaynakları bakımından farklı aktörlere olan bağımlılığını azaltma gayreti ve yoğunlukla fosil yakıtların sebebiyet verdiği iklim krizini dindirme yahut temiz enerjiye ulaşma gayesi ön plana çıkmaktadır. Temiz yahut çevre dostu enerjiye ulaşma gayesi çerçevesinde aktörlerin güneş enerjisine olan ilgisi değerlendirmeye tabi tutulduğunda, geçtiğimiz son on yıllarda güneş enerjisi kullanımının oldukça yükseldiği ifade edilebilmektedir. Ancak, hali hazırda kullanım aşamasında olan güneş panellerinin, fosil yakıtlara kıyasla çevre ile dost olduğu savunusunun yanında göz önüne alınması elzem birçok husus bulunmaktadır. Sözgelimi, yaklaşık ömrü yirmi beş yıl olan güneş panellerinin ömrünün sonlanması yahut ömrü tamamlanmadan kullanımının durdurulması ile aktörleri hangi soru ve sorunların beklediği de, iklim krizi gibi dindirilmesi güç bir evreye ulaşmadan evvel tartışılması ve çözümlerinin hazır bulunması gereken sorun alanlarını teşkil etmektedir. İklim krizini, yalnızca insanlığın ortaya çıkardığı büyük bir hata olarak görmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, bu durumdan gerçek bir ders çıkarıldığı anlamına gelmemektedir. Zira esas dersin, sorunun çözülmesi güç duruma gelmeden evvel çözüm yollarının hali hazırda var olması olacağını ifade etmek mümkün görünmektedir. Bu düşünceden hareket ile bu yazının amacı, gerçek bir sürdürülebilir temiz enerjiye ulaşma hedefine yönelik olarak güneş panellerinin üretim ve kullanım sonrası süreçlerinin ortaya çıkarabileceği sorunlardan başlıcalarını irdelemek ve güneş panellerinde etkin atık yönetiminin önemini vurgulamaktır. Güneş, güvenilir; verimli ve sağladığı enerjinin dağıtımı ve kullanıma uygunluğu açısından önemli bir yenilenebilir enerji kaynağını teşkil etmektedir. Bununla birlikte, fosil yakıtların özellikle enerji sektöründe kullanımının yarattığı sorunlara, yine enerji sektörünün içinden doğan bir güneş olması ile çözüm sunan, yeni bir eğilimin güçlü bir yansıması olarak da görülmektedir.


“Güneş panelleri, faydalı ömürleri sona erdiğinde, tehlikeli atıklara dönüşebilmektedir.”

Enerji güvenliği olarak ifade edilebilecek enerji kaynaklarının aktörlerce çeşitlendirilmesi hususunun yanı sıra, çevresel sorunlara duyarlı bir yapı oluşturma gayreti ile de kurulu gücü son birkaç on yılda hızla artan ve içinde bulunduğumuz yüzyılda birincil küresel enerji kaynaklarından biri olması beklenen güneş enerjisi, kuvvetle muhtemel, geleceğin enerjisi olarak karşımıza çıkacaktır.


“Artış gösteren atık güneş panellerinin etkin atık yönetimi çerçevesinde değerlendirilmesi aciliyet kazanmıştır.”

Ancak artış gösteren güneş enerjisi kullanımının ve dolayısıyla bu enerjinin sağlandığı güneş panellerinin de kullanım artışına paralel sayıca yükselişinin bir paradoks yaratabileceği de öngörülebilmektedir. Zira güneş panelleri, sahip oldukları maddesel içerik yapıları nedeni ile faydalı ömürleri sona erdiğinde ve bu sona erişe yönelik gerekli önemler alınmadığı yahut çeşitli işlemlere tabi tutulmadıkları takdirde çevreyi olumsuz etkileyebilecek tehlikeli atıklara dönüşebilmektedir. Bu durum ise güneş panellerinin içeriğinde baskın olan kurşun, kalay ve kadmiyum gibi ağır metallerin bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bahsi geçen ağır metaller, çevreyi kirletmelerinden mütevellit, yine döngüselliğin bir sonucu olarak insan sağlığını olumsuz etkileyebilecek bir potansiyel taşımaktadır. Sözgelimi, toksikliği bakımından çevresel kirlilik yaratan en önemli ağır metal olan kurşunun, Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırması çerçevesinde ikinci sınıf kanserojen grupta yer almakta olduğu bilinmektedir. Yine tüm organizmalar için toksik niteliğe sahip kadmiyum ise, suda çözünme özelliği en yüksek olan element olması gerekçesi ile doğada hızlı yayılım göstermekte, bitkiler ve deniz canlılarının biyolojik sistemlerine geçiş sağlayabilmekte ve insan yaşamını da bu sebepler ile olumsuz etkilemektedir. Ancak kullanımları sona eren güneş panellerinin ve tehlikeli atık sınıfına girebilecek çeşitli parçalarının içeriğinde yer alan ağır metallerin örnek gösterilen olumsuz etki potansiyellerine rağmen, bu ürünlerin gelecekteki durumu oldukça nadir göz önüne alınmaktadır. Bu durumun, hem güneş panellerinin yirmi beş yıllık nispeten uzun bir hizmet ömrüne sahip olmasından hem de kadmiyum ve kurşun gibi ağır metallerin, güneş paneli içeriğindeki yüzdelik oranda oldukça az yer tutmasından kaynaklandığını ifade etmek mümkündür. Ancak öncelikle, bahsi geçen ağır metallerin yüzdelik oranları nedeni ile verecekleri zararın da az olacağı kanısına varmak, elbette yanlış bir çıkarım olmaya daha yakın görünmektedir. Diğer taraftan, gün geçtikçe büyümekte olan güneş enerjisi sektöründe, kurulan güneş panellerinin ömrünün henüz dolmadan kullanımdan kaldırılması, çeşitli sebepler ile panellerin kullanılamaz duruma gelmesi yahut kurulan ilk güneş panellerinin ömrünü tamamlamış olması gibi durumlar göz önüne alındığında, atık panellerin sayısı da paralel bir artış göstermeye devam etmektedir. Dolayısıyla, artış gösteren atık güneş panellerine yönelik, etkin bir atık yönetimi çerçevesinde, yeniden kullanımı yahut geri dönüşümü içeren bir bertaraf sisteminin oluşturulması da bu artış sebebiyle aciliyet kazanan alanlardan birini teşkil etmektedir.


“Güneş paneli silikonlarının geri kazanımında, geri kazanımı sağlamak üzere gerekli olan enerji miktarının, silikonun yeniden üretiminde kullanılacak enerji miktarının üçte birine eşit olduğu saptanmıştır.”

Diğer taraftan, üç kuşak altında tanımlanan güneş panellerinin, üreticilerine bağlı olarak çeşitli bileşimlere sahip olduğu bilinmekle birlikte, dünya genelindeki üretim ve kullanım oranları göz önüne alındığında nihai ürünlerden birini silikon oluşturmaktadır. Silikon ise, üretiminde yoğun enerji harcanan ürünlerden birini teşkil etmektedir. Dolayısıyla, döngüsel ekonomi yaratımı çabasında bir tutarsızlık yaratılmaması adına, etkili bir atık yönetimi çerçevesinde panellerin içeriğinde yer alan silikonun geleceği de göz önüne alınması gereken bir boyutu yansıtmaktadır. Bu hususta alan çalışanları, güneş panelleri içeriğinde yer alan silikonun geri kazanımını sağlamak üzere gerekli olan enerji miktarının, bu silikonun yeniden üretiminde kullanılan enerji miktarının üçte birine eşit olduğunu saptamışlardır. Dolayısıyla, yeniden kullanım durumu olmayan güneş panelleri içeriğinde yer alan silikonların geri dönüşümü vasıtasıyla çevrenin gerçekçi anlamda korunmasını sağlamanın yanı sıra oldukça önemli bir paya sahip olacak enerji tasarrufuna ulaşılabileceğini ifade etmek mümkündür.


“2050 yılına değin oluşacak 80 milyon ton güneş paneli atığı karşısında, pozitif etkiler için, gerçekçi; paradokslardan arındırılmış ve daha yeşil bir güneşe kucak açan bir atık yönetimi elzemdir.”

Sonuç itibariyle, çeşitli çalışmaların 2050 yılına değin tahmini güneş paneli atığının yaklaşık 80 milyon ton olacağını vurgulamasından da çıkarımda bulunulabileceği üzere, hem ekosistemin korunması hem de enerji tasarrufu sağlanması adına güneş panellerinin yaratılmak istenilen döngüsel ekonomiye dahil edilmesi gün geçtikçe aciliyet kazanan bir hususu teşkil etmektedir. Günümüzde birincil öncelik kazanan, üretim sırasında kaynak israfının önlenmesi; yeniden kullanım; geri dönüşüm ve geri kazanım gibi seçenekler barındıran etkili bir atık yönetimi dizgisinin, döngüsel ekonomi yaklaşımı için vazgeçilmez olduğu göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla, tüm güneş enerjisi sektör paydaşlarının, gerçekçi; paradokslardan arındırılmış ve daha yeşil bir güneşe kucak açan geleceğe dair çözüm tasarısını oluşturması, oldukça pozitif etkiler yaratacaktır.

Bu yazıyı sosyal medyanızda paylaşın